Isletme Yonetiminde Planlama Sorunu Nedir, Neden Onemlidir


İŞLETME YÖNETİMİNDE PLANLAMA SORUNU VE ÖNEMİ

              Endüstri devrimini takiben ve kısmen sanayi devriminden  sonra Amerika Birleşik Devletleri‘nde  montaj tekniği vasıtasıyla ortaya çıkan değişimle ve bilimsel yönteme dair Taylor’ın  prensiplerinin ortaya çıkmasıyla planlamanın yönetimin daha önemli bir özelliği olması kaçınılmaz hale gelmiştir.Bu eğilim, kaynaklara olan talebin artması ve de gelişen  modern teknolojiyle daha uzun vadeli yönetim gereksinmesiyle ortaya çıkmıştır.
               Planlama sürekli değişkenlik gösteren çevremizde, kendileri de zamanla değişecek
olan  amaç ve geleceğe dönük hedefler ile bunlara ulaşma yollarını , seçeneklerini de gözeterek belirleme sanatıdır. Amacı gerçekleştirmek için en iyi hareket şeklini seçme ve geliştirme niteliği taşıyan  bilinçli bir süreçtir. Başka bir deyişle neyin,ne zaman, nerede ve kim tarafından yapılacağını önceden kararlaştırarak bulunduğumuz yer ile varmayı tasarladığımız yer arasında köprü kurmaktır. Planlama geniş çapta zihinsel bir faaliyettir. Organizasyon, yöneltme,koordinasyon ve denetleme gibi işletme fonksiyonların önünde yer alır ve yönetimin vazgeçilmez bir unsurudur. (Management Concepts and Appilications)  
      
PLANLAMANIN ÇEŞİTLİ ÖZELLİKLERİ:
     1) Planlama bir seçim ve tercih sürecidir. Bu seçim ve tercihi en uygun şekilde gerçekleştirmek için gerekli bilgileri araştırma yoluyla toplamamız gerekir.
     2)Planlama bir karar sürecidir. Planlama ile elde edilen verilerin değerlendirilmesi ile çıkan alternatifler hakkında en uygununun seçileceği yönde karar vermek gerekir.
     3)Planlama geleceğe dönüktür. Belirli bir zamanı gerekli kılan planlama geleceğin kestirilmesi çabasını gerektirdiğinden, bu tahminin isabetli olması büyük önem taşır. Önemli olan yarın ne yapılacağı değil, belirsizliklerle dolu olan yarında istenilen  şeyin olmasını sağlamak için bugün ne yapılması gerektiğidir.
     4)Planlama kapsamlı ve devamlı bir  faaliyettir. Planlama tüm yönetim basamaklarını ve yöneticileri kapsar. Üst yönetim stratejik planı yaparken, orta ve alt  yönetim kademeleri taktik ve operasyonel planlarıyla ilgilenirler. Ayrıca planlama devamlı olarak yapılan ve sona ermeyen bir faaliyettir. Ancak gerektiği zaman değişiklikler yapmak gerekebilir.
Planlama faaliyeti içinde üç alan üzerinde odaklanılmaktadır:
     _Firmanın sahip olduğu kaynaklar (araçlar,binalar,hammadde,insan,verimli kapasite, satışlar,halkla ilişkiler gibi)
     _  İş sürecinin yapısı ve önemi
     _ Kısmen teknolojik, ticari, finansal ve diğer koşullara bağlı olan geleceğe ilişkin eğilimler.
      (İşletmelerde Yönetim ve Organizasyon)

PLANLAMANIN ÖNEMİ
         1) Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde sanayiyi yönlendiren pek çok kimse artık kendi organizasyonlarında güçlü bir planlama fonksiyonunun oluşturulması gereğine inanmaktadırlar. Bu inancın doğmasındaki temel neden ise sermaye sahiplerinin,hissedarların,rakiplerin ve tüketicilerin yoğun baskıları karşısında , yöneticilerin kendilerine emanet edilen kaynakları en et- kin bir şekilde kullanma gereğini hissetmeleri,işletmelerin gittikçe büyüyerek daha karmaşık bir yapıya ulaşması,hızla değişen dinamik pazar yapısı,yoğun rekabet ortamı,sürekli değişen ekonomik koşullar ve gelişen teknolojiye uyum sağlama gerekliliğini ancak planlama ile yerine getirebileceklerini anlamış olmalarıdır.
     2)Karmaşık ve ürkütücü bir gelişim hızı gösteren günümüz koşullarında, kuruluşlar nerede olduklarını ,nereye nasıl varmak istediklerini saptayıp,geleceği belirlemek  zorundadır. İşletme planlaması değişikliklerin getirilmesi, yeniliklerin uygulanması için güçlü bir araçtır.Planlama sadece gelecekteki olayların tahmini ile buna göre nasıl hareket edileceğini şimdiden düşünmek demek değildir.Sistemli bir biçimde bugünden alınan kararlarla istenen geleceğe verme çaba-  sıdır.Planlama sürecinde tüm çalışanlar plan hazırlanması ve yürütülmesine katkıda bulunur ve bireysel çalışmalarını plan perspektifi içinde değerlendirerek, kuruluş amaç ve hedefleri ile özdeşleştirirler.Plan çalışmalarının bu niteliği, çeşitli düzeylerde yürütülen çalışmalar arasında eşgüdüm sağladığı  gibi,  yarattığı belli bir bilinç ve heyecan ortamıyla da bireyleri yönetime katarak, kuruluşa büyük bir güç kazandırır.
      3)Planlama firma hedef ve stratejilerinin makro düzeydeki plan ve stratejileriyle paralellik kazanmasını ve ulusal ekonomi hedeflerine ulaşma çabalarına firmanın olumlu katkıda bulun- masını sağlar.Diğer taraftan özlenen geleceğin belirlenmesi sonucu  ,gerek devletle yapılacak temasların ,gerekse diğer kuruluşlarla olan ilişkilerin önceden bilinmesine ve gerekli eylemler için en uygun zamanın seçimine olanak tanır.
      4)Planlama, yöneticilerin dikkatini, değiştirilmesi olası olmayan geçmiş  zamandan çok, şu veya bu ölçüde etki edebilen geleceğe yöneltmektedir.
      5)İşletmenin uzun süreli çıkarları üzerine dikkatlerini yöneltmeye çalışan yöneticiler,ileriyi daha tutarlı ve açık bir biçimde görme yeteneğini,zamanla kazanmış olurlar.
      6)Plan, kuruluşa akla uygun ve geçerli bir amaç, dolayısıyla bu amaç etrafında  çabaların yoğunlaştırılmasını ve yönetilmesini sağlar. Bununla da,zaman  ve emek kaybı önlenmiş olur.
    7)Ortak sayısının fazlalaşması daha çok kişinin yetki ve sorumluluk almasını ve bu da planla- ma ve denetlemenin önemini giderek arttırır. Böylece işletmeden çıkar bekleyen kişiler fazlalaşır. Bu fazlalaşmaya uygun olarak geleceğe ışık tutması ve gelecekteki beklentileri ortaya
koyar.(İşletmelerde Yönetimi ve Organizasyon,İşletme ekonomisi ve Yönetimi)

PLANLAMA SORUNU
   1)Planlama eyleminde en büyük güçlük, geleceğin şimdiden, diğer bir  değişle, planların hazırlandığı sırada isabetli bir biçimde tahmin edilmesi ve öngörümlenmesidir. Planlamada başarı, büyük ölçüde isabetli bir tahminlemeye bağlıdır. Öte yandan, isabetli bir tahminlemenin oldukça zor olduğunu unutmamak gerekir. Gelecekte bir takım “belirsizlik” ve “risk faktörleri” ile karşı karşıya gelinmesi, tahminlemeyi güçleştiren en önemli nedenlerden biridir. Belirsizliğe neden olan faktörler arasında :
  A)İÇ ETKENLER:İnsan unsuru, işletme büyüklüğü, örgütleme sorunları,kurumun hukuki yapısıdır ki bunlara yukarıdaki mevcut açıklamalarda genel olarak yer verilmiştir.
  B)DIŞ ETKENLER:
    i)Politik Etkenler:Devletin iktisadi politikasındaki durulma ve kararlarda süreklilik derecesi, işletmenin ileriyi görme ve ona göre önlem alma olanağını etkileyeceğinden planlamada karşılaşılan önemli bir başka sorundur.
    Siyasal yönetim karmaşıklığının olduğu bir ortamda planlama çalışmalarının başarı şansı azalacak ve işletmelerde plan yapmak isteksizliği doğacaktır.  
  ii)Hukuki etkenler:Politik değişmeler sonucu değişebilecek olan iktisadi etkenler hukuki açıdan yapılacak düzenlemelerle bütünleşir ve sonuçlanır. Plan yapımcılarının yapacağı hukuki etkenlerle ilgili tahminler;yasal düzenlemelerin, işletmelerin izleyeceği yolun belirlenmesinde katkıda bulunmasını sağlayacaktır.              
  iii)Teknolojik ve Sosyal Etkenler:Kurumun işletme içi etken teknik yapısının incelenmesi ,  mevcut duran varlıkların durumunun saptanması ve değerlendirilmesini çalışmalarını kapsa- maktadır.  Çevresel etkenleri açısından teknik durumun incelenmesi ise,işkolundaki teknolojik gelişmelerin araştırılmasını, kurumun ve öteki yarışmacıların bu teknolojik gelişmeler karşısındaki durumunun ortaya konulmasını içerir. Teknolojik gelişmeleri izleyip fırsat ve tehlikeleri ortaya çıkarmak için planlama çalışmaları araştırı niteliği ile en uygun yapıya sahiptir.
       Sosyal değişimler ise kısa süreli planlama çalışmalarında önem kazanır. Örneğin talepteki değişme eğiliminin zamanında saptanabilmesi ,ki iyi bir planlama ile olur, üretimde gerekli değişikliklerin zamanında yapılmasını sağlar. Buda verimliliği arttırıcı bir etkendir.
     İşletme yöneticileri, belirsizlik faktörlerinin etkilerini yok etmede veya hiç olmazsa bunların etkilerini asgariye indirmede birçok önlemler alabilirler. İşletmede iyi bir muhasebe, bütçeleme sisteminin varlığı ve sağlıklı istatistiksel verilerin kullanılması mevcut durumları değerlendirme ve gelecekteki belirsizlikleri tahminlemede yardımcı olurlar. Bunların yanında bilgi miktarını arttırmak da gerekir. Böylelikle daha nitelikli tahminler yapmak mümkün olur. Planlama da bilgiyi arttırmanın önemli bir unsurudur.
     2)Yönetici ve plancı planın yapılmasında birbirine bağımlı durumdadırlar. Yönetici vereceği kararlarla planlamanın yönünü çizer ve planlamacı yöneticinin verdiği kararlar doğrultusunda bilgileri analiz eder ve geliştirir. Mevcut durumları değerlendirerek alternatif koşullar geliştirip bunların sonuçlarını değerlendirir. Ancak yönetici plan çalışmalarına katkısının olmasını ister. Kendi katkılarının olmadığı plan çalışmalarını benimsemeyecektir. Yönetici kendi dışında hazırlanmış olan planları yetkisinin elinden alınması şeklinde yorumlayacaktır.Bu da planlamanın hazırlanmasında yaşanacak sorunlardan bir diğeridir. Dolayısıyla tepe yöneticisinin bizzat plan çalışmalarına yardımcı olarak, planı benimsemesi ve planı yönlendirmesi gerekli olduğu gibi, diğer yönetim kademelerini buna yönlendirmesi gerekir.
     3)Yönetimde günlük problemlerin anında çözüme kavuşturulması gerektiğinden ve bunun da pek çok günü doldurmaya yetmesi nedeniyle yöneticiler geleceğe yönelik planlar yapmak için yeterli vakit bulamamaktadır.
     4)İşletme ile ilgili bütün faktörleri tahmin etmeye çalışmak soyutsal bir zihin çabasıdır. Bu, iş yapmaktan zevk duyan”, karar vermeye ve eyleme dönük yöneticiler için özellikle zordur.           
     5)Planlama çalışmalarının ayrılmaz bir unsuru da “tartışma platformlarıdır.”Yönetim kademelerindeki her yönetici işleriyle ilgili yaptıkları planların diğer bireyler tarafından
eleştirilmesini kendi işlerine müdahale olarak görürler. Bu tavır esas itibariyle bu kimselerin ya kendilerine yada işe güven duymamalarından kaynaklanır.
    6)Planlama aşamaları  sırasında sorunlar daha da artabilir. Örneğin aşamalar diğer işletmeler- den kopya ediliyorsa veya bu güne kadar kullanılan klasik planlar örnek alınarak yapılıyorsa planlar yararsız olabilir. Çünkü planlar geçerliliğini, şu anki koşullara uyduramazlar. Planların geçerliliğini sağlamak için,günümüz ve işletme koşullarına uyumlu olması yada uyumlu olacak şekle getirilmesi gerekir.
    7)Yapılan planların çok sık değiştirilmesi, organizasyon içinde yer alan bireyler tarafından planın benimsenmesini zorlaştırır ve kullanımını (geçerliliğini)azaltır.(İşletme Ekonomisi ve Yönetimi,Bütçeden Stratejik Yönetime,İşletmelerde Kısa ve Uzun Süreli Planlama)

PLANLAMA ÇEŞİTLERİ:
            Planlama süreci sonucunda planlama türleri bakımından değişik ayrımlar yapılmaktadır. Buna göre:
        1)Kapsamı Açısından Planlar:Kapsamlarına göre planlar,işletmenin
tamamıyla ilgili,işletmeyi bir bütün olarak ele alan planlar ve işletmenin bir bölümü veya bir birimi ile ilgili olabilir. Bütün olarak ele alınan planlara örnek olarak uzun süreli işletme planları ile yıllık işletme programlarını verebiliriz. İşletme bölümüyle ilgili planlara ise satın alma,üretim ve işgücü planlarını örnek gösterebiliriz.
        2)Tekrar Edilme Durumlarına Göre Planlar:Bunlar tek kullanımlı ve sürekli planlar olarak ikiye ayrılabilir. Bir kerelik planlar   yatırımlar ,  programlar , projeler,bütçeler gibi bir defa yapılması söz konusu olan işlerle ilgili olarak düzenlenen planlardır. Örneğin 1998 yılı bütçe- si,bankacılıkta otomasyona geçiş projesi gibi. Sürekli planlar ise süreklilik gösteren  işletme çalışmaları ile ilgili olarak düzenlenir. Politika,   prosedürler ve usuller sürekli planlara örnek gösterilebilir.(Bir işletmenin işe alma politikası,hammadde malzeme prosedürleri gibi.)
        3)Kapsadıkları Zaman Açısından Planlar:Sürelerine göre planlar kısa,orta ve uzun süreli diye üçe ayrılır.Kısa süreli planlar bir yıl veya daha kısa bir süreyi kapsar. Bunlar genellikle bir dönemliktir(yıllık programlar gibi).Ayrıca  dönemler üç aylık,altı aylık veya bir yıllık zamanları kapsar. Orta süreli planlar ise birkaç yıllık olabilir. Bu süre genellikle beş yıllıktır. Birkaç süreyi içeren yatırımlar buna örnek olabilir. Uzun süreli planlar  beş yıldan başlar ve duruma göre süresi artar. Ancak süre uzadıkça tahminlerin gerçekçiliği azalıp planlarda belirsizlik doğabilir.
         4)İlgili Oldukları Örgüt Kademesi Bakımından Planlar:Stratejik ve operasyonel  planlama olarak ikiye ayrılır. Stratejik planlama işletmeyi bir bütün olarak değerleyen,en yüksek yönetim seviyelerinde sistematik olarak işletmenin ulaşmayı düşündüğü amaçların belirlenmesiyle ilgili  değerlendirmelerdir. Stratejik planlama güttüğü amaçlar nedeniyle uzun süreli bir planlamadır. Operasyonel planlama ise işletmelerin alt kademelerine inildikçe bir bölüm veya bir departmanla ilgili uygulamaya dönük bir planlama niteliği taşır.
         5)Teknik Yapılarına Göre Planlar:
             a)Değişmez planlar:Değişmez planlarda varsayımlar,planın uygulama süresi içinde değişiklik gösterdikleri taktirde,değişen varsayımlara göre planda değişiklik yapmak söz konusu olmamaktadır. Planın işletmeye mal oluşunun yükselmesi olanağının bulunması,işletme planlarında bu yöntemin uygulanmasına neden olmaktadır.
            b)Seçeneklere göre değişmez planlar:Plan hazırlanması sırasında,seçeneklerin her birisi için önlem alınması ve birden çok seçeneğin göz önünde bulundurulması zorunluluğu olabilir. Her seçenek için ayrı plan hazırlanması,hazırlanan planlardan gerçekleşen seçenekle ilgili olanının uygulama alanına konulması,planlama çalışmalarının mal oluşunu çok arttıracaktır.
            c)Değişken planlar:Teknik yapısına göre,başka bir planlama yöntemi de, gerçekleşmesi beklenen her iş hacmi düzeyinde sayıları ayarlanabilen bir planlama hazırlanmasıdır. Bu yöntem- den işletme planlamasında yıllık programların yapılmasında yararlanılmaktadır. Uygulamada “esnek bütçe” kavramı ile anlatılmak istenen çalışmalar buna örnek olarak gösterilebilir.Değişken  planlamanın en önemli yararı,sapmaların ve bunun sorumlularının zamanında saptanmasına yardımcı olmasıdır.(İşletmelerde Yönetim ve Organizasyon,İşletme Ekonomisi ve Yönetimi)

PLANLAMA SÜRECİNİN EVRELERİ
     A-Ana ve alt amaçların belirlenmesi:
         Ana amaç,bir işletmenin varoluş nedeniyle ilgili olup genel bir yol göstericidir. Bu nedenle ana amaca hizmet etmek için gerçekleştirilmesi gereken alt amalarda oluşturulur. Bu alt amaçlar işletmenin belirli sürelerde ulaşmayı düşündükleri hedeflerdir. Bunların yol gösterici olması için:
           _Kantitatif olması.
           _Beklenen sonuçları açıkça göstermesi.
           _Gerçekçi ve objektif olması.
           _Hangi sürede gerçekleştirilebileceklerinin belirtilmesi gerekir.
    İşletmelerin amaçları bu bağlamda farklılıklar gösterebilir. Melvin Kohn işletme amaçlarını şöyle sıralamaktadır:
    a)İşletmenin devamını sağlama
    b)Mal ve hizmet üretmek ve pazarlamak
    c)İşletmenin büyümesi
    d)İyi bir kamuoyu yaratmak
    e)Yenilik
    f)Sermayeye iyi bir kar oranı yaratmak
   Amaçların açıkça belirtilmesi çeşitli yararlar sağlar:
    1)Motivasyonu sağlar.
    2)Planlamayı kolaylaştırır.
    3)Yetki devrini kolaylaştırır.
    4)Koordinasyona yardımcı olur.
    5)Kontrol sürecini kolaylaştırır.
  B-Amaçlara  ulaştıracak yolların belirlenmesi ve işletme kaynaklarının değerlendirmeye tabii tutulması:
            Yöneticiler iç ve dış şartları dikkate alarak belirlenen  amaçları gerçekleştirecek alternatif leri ortaya koyar. Burada işletmenin sahip olduğu kaynakların da değerlendirilmesi gerekir (finansal,teknik,beşeri,fiziksel kaynaklar vb.)Ayrıca,amaca ulaşmak için hangi işlerin,nasıl,ne zaman,kimin tarafından yapılacağı sorusuna da cevaplar aranır.
    C-Alternatiflerin karşılaştırılması:
           Ortaya konan alternatiflerin amaçları gerçekleştirme doğrultusunda karşılaştırılması ve değerlendirilmesi  gerekir. Bu değerlemede alternatiflerin teknik yapılabilirliği,maliyeti,öngör- düğü zaman,gerektirdiği kaynakların çeşitliği ve nitelikleri,sosyal açıdan uygulanabilirliği gibi kriterler kullanılabilir.
     D-En uygun alternatif seçimi:
            Alternatiflerin biri seçilir ve uygulamaya konur. Tersine plandan vazgeçilebilir veya  birden fazla alternatif seçme kararına da varılabilir.
     E-Plan hedeflerinin saptanması:
           Amaçlara ve eldeki olanaklara en uygun düşecek seçenek(ler)
belirlendikten sonra yapılması gereken iş , plan hedeflerinin belirlenmesidir. Amaca ulaşmak için,hazırlanan asıl plan çerçevesinde dönemlik(yıllık,aylık) ikinci derecede planlar,daha doğrusu programlar hazırlanır.(Örneğin DPT’nin beş yıllık kalkınma planları çerçevesinde hazırladığı yıllık planlar ve programlar). Bu programlarda,kapsadıkları dönem sonunda varılmak istenen hedefler ya da ikinci dereceden amaçlar somut bir biçimde belirlenir.Bu işi yürütme  kademesin-  deki kişiler üstlenir.
     F-Planın denetimi:
          Planlama sürecinde son aşama,planın uygulamasından  alınan sonuçların planda saptanan hedeflerle karşılaştırılması ve arada olumsuz bir fark varsa bunların hangi önlemlerle nasıl giderilebileceğinin belirlenmesidir.Uygulama sırasında beklenen durumla varılan sonuçlar zaman zaman kontrol edilmezse ve olumsuz gelişmeler planda revizyona gidilerek düzeltilmezse,plan sadece dilek ve istekleri gösteren bir belge niteliği taşır.(İşletme Ekonomisi ve Yönetimi, İşlet-
melerde Yönetim ve Organizasyon)

        PLANLAMADA BİLGİSAYAR MODELLERİNDEN YARARLANILMASI

       AVANTAJLARI:
      a)Model kurma ve bilgi toplama işini ihtimamlı düşünme ve kavramları net tanımlama (örneğin etkili kapasite)işlemini sağlar.
      b)Bilgisayar,yüksek bilgi birikimini bünyesinde barındırır. Bu işlem sırasında detaylara girilmediği sürece yararlıdır.
      c)Hesaplama hızı yüksektir. Model kurulup, veriler girilirse, varyasyonlar ve tahminler bilgi-  sayarca hızlı bir şekilde araştırılabilir.
      d)Alternatif imkan ve tahminlerin değerlendirilmesini sağlar.
      

DEZAVANTAJLARI:
     a)Derin bir araştırılmaya gidilmesi gerekir. Bu nedenle modeli kurmak, gerekli bilgi ve tahminleri sağlama zorluluğu vardır.
      b)Süreç içinde modelin verdiği kararlar kullanıma uygunsuz hale gelebilir.  Değişen koşullara ayak uydurmaz ve modelin hangi amaçlar için uygulanacağında kararsızlığa düşülebilir.
     c)Sadece modeli kuranların anlayabileceği kurallar çerçevesi üzerine sistem kuruludur. Kullanıcılar tarafından anlaşılması ve kabul edilmesinde zorluklar çıkabilir.
     d)Model problemin analizinde somutluktan uzak, operasyonel eğilimler taşır.(The Rise and Fall of Strategic Planning)

PLANLAMANIN YARARLARI
      1)Planlama ile geleceğe yönelik seçenekler yelpazesi, sistemli bir şekilde daraltılabilir  kaynakların harcanması konusunda en doğru kararlar verilebilir ve hata payı en aza indirilebilir.
       2)Planlamanın olmaması durumunda firma, geleceğe yönelik kararlarını sadece kendi dışından gelecek seçeneklerin zorlamasına göre verecektir.
       3)Yöneticiler stratejik planlama ile sürekli değişmenin yarattığı fırsat ve tehlikelere hazırlanabilir, onları kendileri için değerlendirebilir ve fırsatlar karşısında azami yararı elde ederken problemlerini en aza  indirebilirler. Böylelikle rakipler karşısında firmanın sürekli güçlü ve avantajlı olması sağlanmış olur.
       4)Planlama firmanın bölümlenmesi olgusunu önemli ölçüde zenginleştirir, geliştirir,firmanın otonomi verilmesinin en uygun olacağı bölümleri belirlenir;firmanın bütün  potansiyelini geliştirmek üzere gerçekten yeterli ve geliştirilmiş, ortak çözümler ve ortak sorumluluklar ortaya çıkarır.
       5)Planlama ile her pazarın değerlendirilmesi, pazarlardaki değişmelerin özünün belirlenmesi ve bu pazarlarda firmanın yerinin konumlandırılması mümkün olabilir. Ancak bu hususlar yerine getirilirse firma kaynaklarını olumlu bir şekilde değerlendirmiş olacaktır.
       6)Planlama kuruluşa sistemli düşünme ve karar alma alışkanlığını getirir. Problemlerin pek çoğunun kökünde sistemsiz bir yönetim anlayışı yatmaktadır. Planlama bu problemlerin çıkmasını önleyecek temel tedbirdir.
       7)Faaliyetlerini çeşitlendirmiş olan firmalarda planlama, yönetimde birleştirici etki yapar.  Firmanın bir bütün olarak, sonrada bünyede yer alan her işletmenin ayrı ayrı amaçlarının belirlenmesi ve firmada yer alan çeşitli bölüm ve fonksiyonların yeterlilik derecelerinin ölçülmesiyle başlayan planlama süreci, firmanın  önemli yöneticilerini diğerleriyle üzerinde birleştikleri ve inandıkları aynı amaçlara yönlendirecektir.
      8)Planlama süreci firmaya uzun süreli düşünme yeteneği getirir.Bu disiplini kazanan bütün yöneticiler,günlük kararlarını dahi uzun vadeli bir perspektifin süzgecinden geçirerek verme alışkanlığını elde edeceklerdir.
      9)Formel planlama sürecinin en önemli katkılarından bir diğeri yöneticilerin firmanın faaliyetleri ve amaçlarıyla bunları gerçekleştirilmesi yolları hakkındaki genel bilgi ve kanaatlerini zenginleştirerek yönetim becerilerini geliştirmelerine zemin hazırlamasıdır. Bu yönüyle planlama aynı zamanda çok değerli bir eğitim ve yetiştirme aracıdır. Yukarıdan aşağıya ve aşağıdan yukarıya bilgi,görüş ve tecrübe akışını artırarak bir anlamda yönetime katılmayı ve firma içindeki demokratikleşmeyi de sağlayacaktır. Böylelikle firmada varolan otokratik yönetim biçimlerinin doğurabileceği bazı telafisi güç problemler önlenmiş olacak, iletişimsizlikten kaynaklanan dengesizlikler giderilecektir.
      10)Planlama firmaya bir benlik kazandırır. Benlik insan davranışlarının sınırlarını nasıl belirliyor ve ona düzenleyici olarak hizmet ediyorsa,aynı şekilde planlı çalışmalarla oluşacak girişimci bir firma benliği de, tüm organizasyon için büyük bir güç anlamına gelir. Kısaca planlama fonksiyonuna, benliğin kurumsallaşmış bir benzeri yada organizasyonun her düzeyini kapsayan bir girişimci benlik de diyebiliriz.
     11)Buhranlı durumlar, gecikmeler ve bu gibi işletme çalışmalarına zarar verici etkenleri önceden görüp gerekli önlemleri alma olanağı sağlar.
     12)Kontrol için gerekli standartların ortaya konulmasını sağlar.
     13)Planlanmış bir davranış biçimiyle, bir yöntem ve uygulama, kısa zamanda standartlaşır ve muhtemelen,olası olan “en iyi yol”durumuna gelir.(İşletme Ekonomisi ve Yönetimi)

PLANLAMANIN ZARARLARI
    1)Planın başta sayılabilecek sakıncası önemli zaman ve enerji harcamalarını gerektirmesidir. Niteliği yüksek ve dolayısıyla pahalı personel ve araçları gerektirdiğinden her kurum bunu göze alamaz.
    2)Matematik verilerin işlenmesi ve elektronik aygıtların kullanılması, istatistik gibi kantitatif yöntemlerle, davranış bilimleri üyelerinin yönetime yabancı olmalarından dolayı bu yeni planla- ma araçlarının kullanılmasında işlenecekleri hatalar da önemli bir sakınca oluşturur.
    3)Kapsam ve süreç açısından planın eksik ve hatalı olması, saptanan amaçlara ulaşılması yerine bazı dilek ve istekleri yansıtan bir belge niteliği taşır. Böyle bir durumda plansızlık planlamadan daha isabetli olur. Büyük yatırımlar için yapılan planlamalardaki yanlışlık işletmelerin büyük zarara uğramasına neden olur.
   4)Planın kapsayacağı uygun(optimum)zaman süresi, yani kısa veya uzun süreli olup olmaması, konusunda da hatalar yapılabilir. Genellikle uzun süreli planlarda isabet derecesi azalır. Zira gelecek olayları doğru bir biçimde öngörümleme olanakları oldukça kısıtlıdır. Öte yandan, sürenin daraltılması yani kısa süreli planların
hazırlanması durumunda ise, uzun bir dönemdeki gelişmelerin ihmal edilmesi veya planlamanın yararının azaltılması söz konusu olabilir. Bu nedenle, hazırlanan her planlama örgütün durumuna göre optimum bir süreyi kapsamalıdır.
   5)Planların hazırlanması için harcanacak zaman süreci de önemlidir. Hızlı değişmelerin görül- düğü durumlarda sürekli kararlar almak gerekir. Gereken inceleme ve araştırma yapılmadan alınacak hızlı kararların doğruluk derecesi azalır. Örneğin, rekabetin yoğun olduğu ve ekonomik koşulların hızlı değiştiği bir ortamda işletmelerin ani kararlar alması gerekir. Fakat bu sırada hız ile doğruluk derecesi açısında optimum bir dengenin kurulması gereklidir.
    6)Plan belirli bir çalışma düzeni ve dolayısıyla standart yöntemler ortaya koyar. Bazı durumlarda planlama fikrine alışan kişiler, plan kapsamı dışında kalan konulardaki değişmeleri ve gelişmeleri ihmal ederek bir tür  katı bir tutum veya direnme eğilimi gösterirler. Esnek olmayan bu eğilimi azaltarak kişilerin değişen koşullara uyumlarını sağlamak için, planlarda belirli aralıklarla revizyonlara gitmek ve önceden saptanan durumlar için belirli önlemler almak gerekir.
    7)Yöneticilerin dikkatini gereğinden fazla geleceğe çevirmesi ve içinde bulunduğu durumu ihmal etmesi,planlamanın ortaya çıkarabileceği diğer bir sakıncadır.
    8)Planın önemli sakıncalarından bir diğeri de plan uygulayıcılarının girişim potansiyelini köreltmesi ve onları bir tür otomat durumuna sokmasıdır.
oyması bakımından planlamaya duyulan gereksinme fazlalaşır.(Leading andManaging)



TEKSTİL SEKTÖRÜNDE PLANLAMA SORUNU VE ÖNEMİ


1980’li yıllara kadar Türkiye’deki tekstil sektörünün durumu herkesin malumu.1980 sonrası global ölçekli yatırımlar , bilgisayarın teknolojiye adaptasyonu ve gelişmekte olan ülkeler için istihdam imkanı, sektörü istisnasız bütün ülkelerce önemli konuma getirmiştir.Sanayileşmiş ülkeler dahil hiçbir ülke tekstil sektörünü gözden çıkarmamış , uyguladıkları korumacılık , devlet müdahalesi ve yapısal değişikler de bir şekilde yarışa devam etmektedirler.Dünya ölçeğinde tekstili başlıca iki gruba ayırabiliriz.Bunlardan birincisi gelişmiş ülkelerin başını çektiği teknoloji , finans , moda boyutudur.İkincisi ucuz iş gücüne dayalı istihdam ve hammadde boyutuyla tarım ağırlıklı ülkelerin dünya ölçeğinde tekstil sektörünün kaymağını yediğidir.Posası da ikinci grup için kıran kırana bir rekabet ve sonuçta birinci gruba bağımlılıktır.
Gelecekte birinci grup ülkelerden ABD , Almanya , İtalya , Japonya vb. ülkelerle
Türkiye alt ile üst arasında bir yerlerde bulunan birkaç ülkenin pastadaki çekişmesiyle geçecektir.Doğru karar alan , iyi uygulayan her zaman avantajlı çıkacaktır.  
            Türkiye’yi içinde bulunduğu bu durumdan kurtarmak için işletme yöneticileri geleceği iyi görebilmeli , doğru yararlar verebilmeli ve Türkiye’yi ileriye götürecek planlar
yapabilmelidirler. Bu planların ne ölçüde yapılabildiği hakkında bilgi sahibi olmak için
İzmir’de faaliyette bulunan çeşitli işletmelerin yöneticilerinden bilgi aldık.
        Hazırlamakta  olduğumuz ödevin tekstil sektörüyle ilgili olan kısmı için  yaptığımız çalışmaların ilk bölümünde Sayın Yusuf Oklay ile görüştük.Sayın Yusuf Oklay birkaç sene öncesine kadar SÖKTAŞ şirketine uzun yıllar hizmet vermiş ve de planlama müdürlüğü,işletme müdürlüğü gibi çeşitli yöneticilik kademelerinde bulunmuştur.SÖKTAŞ Şu anda kendisi Efes Net murahhas azası olarak görev yapmaktadır.Kendisiyle tekstil sektöründe planlama sorunu ve önemi hakkında yaptığımız görüşme aşağıdaki şekilde gerçekleşmiştir:    
Soru:İşletme yönetiminde planlamanın önemi nedir?
Cevap:Evet planlamanın işletmelerdeki öneminden bahsedelim. Planlamalar işletmelerde
kapasiteyi en iyi biçimde kullanmayı sağlar. Artı, piyasanın isteklerine çabuk şekilde cevap vermeyi sağlarlar. Ama çok katı olmamak kaydıyla. Yani yöneticiler ve faktörler çok kesin kurallar içerisine oturtulmamalıdır. Bunlardan  mesela hiç vazgeçemeyeceğim şeyler olur.
Örneğin %100 pamuk ipliğinin üretildiği yerde %100 PES yahut karışık bir şey üretemezsin.
Çünkü teknolojin müsait değildir. Ama sen planlamacı olarak iyi planlama ekibin varsa kontrol edemediğin değişkenler kontrol edilebilir hale getirebilirsin. Planlamanın en büyük özelliği budur. Dolayısıyla iyi planlama yönetime iyi kararlar verdirir. Karar verme iyiye doğru gider.
Soru:Planlamayı etkileyen faktörler nelerdir?
Cevap:İyi bir planlama yaparken dikkat edilecek konular bir kere işletmelerin planı yapabilmesi için hammaddenin, makinenin,kapital ve insanın yapacağın planlamaya uygun olması gerekir.Bu dört faktörü kontrol edebilirsin.Bunların mutlaka ve mutlaka yapacağın plana uygun olması gerekir.Ayrıca planlama maliyet kontrolü de yaparken hammaddenin kontrolünü yapamıyor olabilir. Pamuğun fiyatı değişken olabilir.Bunun yanında işletme içinde mekanikerler karşı çıkabilir.. Mesela bazı şeylere neden karşı çıkıyor?Elinize büyük bir sipariş geliyor.Yetiştirmek için fazla mesai yapmak zorunda kalıyorlar.Kapasite aşırı kullanıldığı için  makine bakım ve onarımı iyi bir şekilde yapılamıyor. Bunun sonucunda makine içinde parçalar kırılıyor ve tabii mekanikçiler isyan ediyor.
 Soru:Planlama yapılırken size göre kontrol edilemeyen değişkenler nelerdir?
 Cevap:Kontrol edilemeyen değişkenler şunlar olabilir:
 Örneğin elektrik kurumu TEDAŞ’ın 5 saat elektriği kesmesi.Elektriği tak diye kesiyor.Ama senin yaptığın yıllık planlamaya göre fabrika 24 saat çalışıyor görünüyor.Bu kesintiyi kontrol edemiyorsun.
  Diğer kontrol edemediğin değişkenler dediğim gibi bir iplikhane ise iplikhanenin bütün ekartman ayarı,makine ayarları, makinenin teknolojileri her şey pamuğa göre ise sen PES’e ayarlayamazsın.O teknolojiyi değiştirmen lazım.Yatırım yapman lazım.Uzun vadede olabilir.Kontrol edebildiğin değişkenler;pamuğu diyelim ki A tipi pamuk kullanıyorsun Ama B tipi de olabilir.Orda belirtilen kriterleri B pamuğuna göre A-  veya A+ diyerek ayarlayabilirim.  İnsan kalitesini zaman içerisinde eğer daha iyi işler yapacaksan yükseltmek için elinden gelen eğitimi verebilirsin.Eğitimi organize edebilirsin. İnsanları daha bilinçli hale getirebilirsin.Aynı şekilde kalite fonksiyonunu daha iyiye getirebilirsin.
  Planlamayı planlama departmanı yapar,sorumluluğu ondadır ama mutlaka ve mutlaka bir takım işidir. Yani planlama yaparken satış departmanını bir kenara itmemiz mümkün değildir.Çünkü piyasaya yakın olanlar onlardır. Onlar piyasanın isteklerine göre planlamacıyı iyi yönlendirmelidir. Spesifikasyonları iyi vermeli ve geleceği iyi görmelidir.Satış ekibi piyasanın gidişatını ve taleplerini iyi görebilmelidir.Aksi taktirde planlamacıyı da yanıltabilir.O nedenle satış departmanı ve planlama departmanı  iç içe geçmiştir.Piyasanın
isteklerini satıcılar getirdiği zaman planlayıcılar iyi süzüp şirketin,işletmenin şartlarına iyi uydurup üretim birimlerine götürmelidir.Planlama da bir yardımcı işletmedir.Bir üretim birimi var.Bunları iyi süzüp üretimi var olan şartlara veya varolabilecek şartlara  iyi adapte etmek lazımdır.İyi oryante etmeli,iyi oturtabilmelidir. Aksi taktirde satıcılar ve diğer yardımcı işletmeler de o satıcıların getirdiği olmayacak bir şey ;örneğin pamuk ipliği üretiyor,getirmiş habire PES ipliği satışı ayarlıyor  veya satmak istiyor.O zaman planlama ve yönetime göre satışla beraber daha karar verdirici decision maker der ki, o zaman piyasa böyle gidiyor, ben pamuk ipliği üretiyorum, benim şartlarım bu. Buna göre görüş değiştirilir yahut  pazarımızı  değiştirelim;sürekli Avrupa’ya satacağımıza, ABD’ye satalım.
  Soru:Pekala günümüzde Tekstil sektöründe planlama yapılırken  hangi sorunlarla karşılaşıyor?
  Cevap:Şimdi, bir kere günümüzde, hele özellikle son dönemde(2-3 yıldır) tekstil zor dönemler geçirmiştir. Planlama yapması da  bilhassa konfeksiyon sektöründe çok zor.
Türkiye’den bahsediyorum. Tekstil sektörü Uzak Doğu’dan etkilenmiştir
ve planlama yapımında tabi ki zorluklar çekilmiştir. Çünkü planlama neye göre yapılır?Planlamayı  bütçeye,stoğa ve de satışa göre yaparsın.
Bu satışa göre yaptığın planlar da bütçeyi esas alır.Yani sene başında yaptığın bütçe vardır. İçinde satış bütçesi de bulunur üretim bütçesi de.Bu  satıcılar, sene başında yapmış olduğun satış bütçene uygun olarak, piyasada mal satabiliyorsa, bütçeye yakın hareket edebiliyorsa o zaman planlama yapmak çok daha kolay olur.Fakat böyle Uzak Doğu’dan bu kadar etkilendiğin zaman, satışı göremediğin zaman bütçede planlama  yapmak çok zordur.O zaman  böyle kısa süreli planlar yapmak şirketi zarar ettirir.Nasıl zarar ettiriyor?Çünkü çok kısa vadeli planlar yapıyorsun ve çok değişkenler oluyor.Çok değişkenler olduğu için de kapasiteyi iyi kullanamıyorsun.
       Planlamacılar, iyi uzun vadeli plan yapamadıkları zaman, kısa vadeli planlar yaptıkları zaman satıştan etkilendikleri için çok tip değişimleri, çok gir çıklar; örneğin bugün adam geliyor konfeksiyonda  denim dikiyor, yarın converse dikiyor.  Ertesi gün  gabardin dikiyor, ertesi gün  kadife dikiyor ve bunu iyi planlamıyor.Çünkü satış belli değil.Stok ediyor, gelince planlayabiliyor ancak o zaman da çok büyük zorluklar çıkıyor.Adam bütçede aylık 100 bin tane kapasiteyi 120 bin yapmak istiyor.1 ayda 20.000 tane fazla üretmesi lazım ve bunun ne gibi zorlukları oluyor? İnsanları dürtüyorsun, insanları koşturuyorsun, onlara fazla mesai yaptırıyorsun. Şirket zarar ediyor.Artı kalite de bozuluyor tabii.Yani siz vatandaşı 8 saat üzerinde çalıştırıyorsun, tabii ki bu bir şey değil, hem over-time veriyorum(fazla mesai),verim azalıyor.40000 adet sipariş geldiği zaman kapasiteyi %40 kullanıyorsun.Çalışanlar oturuyor,
İşletme bu  sefer de fazla para ödüyor ve bu tabii insanların motivasyonunu bozuyor.İnsanları demoralize ediyor.
 Soru:İşletme yönetiminde yapılan planların ortaya çıkardığı sorunlar nelerdir?
 Cevap:Dediğim gibi, mesela çok büyük şirketler vardır.Çok iyi planlama yaptıklarını zannederler.Çünkü uzun vadelidir,çok konservatiftir, çok tutucudur.O  nedenle mesela 6 aylık planlama yaparlar.Burada 6 aylık vadede şunlar yapılacak, şunlardan başka bir şey yapılmayacak, kullanacağı hammadde, yardımcı maddeler her şeyi bellidir.İşletmeler çok rahat hareket eder ama  sonunda şirketin karlılığına etki ediyor, hem satışlar düşüyor, hem stoklar artıyor.İşte bizim şirket el değiştirdikten sonra böyle oldu.Bizim stoğumuz 25000 adet iken kavgalar ederdik. Şimdi stoklar 400000 hiç kimsenin kavga ettiği yok.Çünkü iyi planlama yaptıklarını zannediyorlar.Bunun tersi her ay ayrı ayrı sipariş alıyorsun ve her ayın 1-10 arası sipariş alıyorsun,10-15 arası üretim yapıyorsun, böyle devam ediyorsun,25’inde sevk etmeye başlıyorsun.5’inde sevkıyatı bitiriyorsun.Dolayısıyla pazarı ve pazarın isteklerini yakalayabiliyorsun ve yeterince esnek olabiliyorsun.Belki kapasite kullanımı düşüyor, ama karlılığın artıyor.Çünkü piyasanın isteklerine cevap verebiliyorsun.Cevap verdiğin zaman satışın artıyor.İyi ve esnek planlamayla kontol edilen değişkenlerle yapılan planlamayla bu sefer ne oluyor?Bazı maliyetlerin artıyor.Diyelim ki A malından yapıyorsun (bu hammadde, yardımcı madde olabilir).Hammadde alırken pazarlık gücün az olabilir.İhtiyacın olduğu zaman biraz maliyetinin yüksek olduğunu zannediyorsun ama uzun vadede pazarın arttığı için, satışın arttığı için,karlılığın arttığı için bunlar büyük bir maliyet kalemi olarak karşına çıkmıyor.Dolayısıyla bir de şirketin karlılığının devamlılığı sürdüğü için kapasiteyi fazla kullanamaman veya malı yüksek fiyata alman seni pek rahatsız etmiyor.Bunun yanında mamul stoğun maliyeti düştüğü için çok fazla mamul elde kalmıyor.Hammadde 
stoğun olmuyor;çünkü kullanıyorsun. Bir de sezonlarını kaçırdığın hammadde ve ürün olmuyor.Elinde  sezonunu kaçırdığın hammadde hep ikinci kalite. Dolayısıyla ikinci kaliteyi,
esnek olan planı pazara uydurabilmekle, match etmekle birtakım kazançlar elde ediyorsun. Bunun her zaman faydası oluyor mu?Evet bence oluyor. Kapasite kullanımı belki düşüyor ama belli bir takım turn over , hammadde değişikliklerin oluyor birtakım aksesuar değişiklikleri oluyor. Ama sonunda beklenilen başarıyı yakalayabilme şansın daha yüksek olur. Çünkü piyasa ile üretim birbirine uyum sağlıyor.
Soru:Siz kısa vadeli planlamadan yana mısınız?
Cevap: Ben yönetici olarak çok uzun vadeli planlama
yapma yanlısı değilim.Orta vadede plan yapmak lazım..Çok kısa plan bir hafta demek.Benim diğer bahsettiklerim 2 aylık orta vadeli. Yani aylık,2 aylık planlamalar orta vadelidir.Uluslararası şirketlerde 1 yıllık üzerinde planlama yapmıyorlar. Hele tekstil-
de 1 yıl üzerinde plan yapmak çok zor.Çünkü premier visionu Milano, Paris, Avrupa bizden bir sene önce gerçekleştiriyorlar. Biz gidiyoruz onları görüyoruz geliyoruz.Bir sene sonraki sezonu yakalamak için.
Soru-Planlamanın esnekliği hakkında bilgi verebilir misiniz?
Cevap-Rekabette üstün gelebilmek için planlamayı pazara uydurabilmelisin.İşte uzun vadede 6 aylık-1 senelik mal üretiyorsa diyelim ki blue-jeans 5 cepli normal blue-jeans üretiyor.Ama şimdi diyelim ki bu seneki moda nedir?Örneğin paçada cepler var.Eğer planlama buna uyamıyorsa.modaya uymalıdır.Modaya uyabilmek esnek planlamayla olur.1 yıllık plan yapıp değişikliği görürsen geri dönebilmen büyük şanstır.Biz Mavi Ege’de ice blue’yu kaldırdık ama 4 sezon önce moda oldu.Biz de bunu yakalamak için koştuk.Satış, planlama, üretim ,pazarlama her şeyi bulduk buluşturduk ve yaptık.O sezon en çok satan pantolon tipi çeşitli modellerle bizim kot oldu.Buz mavisi kumaşını ve aksesuarı biraz yüksek fiyata bulduk ama piyasada imajımız devam etti.En çok kumaşı biz sattık. Para da kazandık.Yani piyasaya uyum sağlamak dış faktörlerden en önemlisidir ama en önemli faktör ekonomik şartlardır. Son mamul satıyorsanız ki katma değeri en yüksek olduğu için en önemli getiri  veren odur.
Soru:Yaşanan krizde geçmişte planlamanın etkisi oldu mu?
Cevap:Evet tabii ki. Eğer bir krize rağmen  çok uzun vadeli planlarınız varsa veya planınız yoksa, planlama birimin gelişmiş değilse planlamayı yönlendiremezsin. Satış yönetimi plan-
lamayı yönlendiremiyorsa krizden çok daha etkilenir.
Soru:Çalışma hayatınız boyunca planlama konusunda karşılaştığınız bir soruna ve buna bulduğunu çözüme örnek verebilir misiniz?
Cevap:Aylık satış üzerine plan yapıyorduk.Bir bayram öncesi 216 bin tane sipariş gelir.
Ayda 56 bin üretiyorduk.Ne yapmak lazım?Çalışma süresini arttırdık, 1 aylık maaş, ikramiye
Verdi, artı fazla mesailerini ödedik.planlamacı mubah yoldan geçerken çalışanları ezip geçmeyecek. O zaman adam 08-17.00 çalışıyorsa, biz 20.00’ye kadar çalışırız dediler. Baktık
O da yetişmiyor.21.00’e kadar çalışırız dediler.O zaman biz onlara fazla mesailerini verdik.
Hem normal yemeklerinin yanında börekler dağıttık ki motive olsunlar.Çay servisi yaptırmaya başladık.Verimi düşürmemek için, artı 1 er maaş ikramiye vaat ettik., hepsini ödedik.Kar etmesek bile 56 bin yerine 256 bin sipariş geldi. Bir onu müşterimize zamanında verdik  diye çok mutlu oldu herkes. Eğer müşteri tatmini insanlara zamanında malı verdik. Bayram öncesi müşterimiz tatmin oldu,biz bunu yapabildiğimizi gösterdik. İnsanlar çok tatmin oldu. Öncelikle motivasyon tabii. Verimlilik düşmedi,kalite düşmedi ama şirket cebinden birtakım para harcadı. Bunlar da planlamanın önemini gösteriyor. Artı bunların hepsi şirketin imajı olarak geri dönüyor. Karı şirkete çok kısa vadede görünmese bile orta ve uzun vadede faydasını görüyorsunuz.
Produtivity,Management,Bütçeden Stratejik Yönetime)
        İkinci röportajımızı  Artı İki Tekstil A.Ş  yöneticisi,Sayın Güler Orhan Özcan ile gerçekleştirdik.Artı İki Tekstil ,Çiğli Organize Sanayi Bölgesi’nde dokuma,örme ve konfeksiyon alanlarında faaliyet göstermekte olup üretiminin %85’i Almanya ve İngiltere gibi
dış pazarlara ve de %15’i iç pazara yöneliktir.
       Sayın Özcan röportajımızın ilk kısmında işletme yönetiminde planlama ile ilgili  genel olarak bilgi vermiş,daha sonra sorularımızı cevaplandırmıştır
                                                                       
      Bence yönetim olarak yani işletme yönetimi olarak işletmeler arasında herhangi bir fark yoktur.İşletmelerin iştigalleri değişir, ama tüm işletmelerin yönetimleri aynıdır.bunu daha da açık hale getirmek istiyorsak şunu söylemek istiyorum;yatırım politikaları,üretim politikaları, finansman politikaları gibi politikalar kesinlikle değişmez,birbirinin aynısıdır.Sadece yaptığınız iş değişir.Bir yatırıma başlamadan önce bir satış politikasının ele alınması lazım, yani sizin tabirinizle bir satış planının yapılması. Üretimini düşündüğünüz mamulde bir pazar var mı? Yok mu?Daha yatırımı yapmadık.İlk önce bir satışın yapılması lazım.Yani belgelere dayanan aklı başında bir satış planının yapılması lazım.Üretimini düşündüğünüz bu yatırımın dünyada ve yurttaki satışı ne durumdadır?Pazarları yurtta ve dünyada nerededir? Dünyadaki ve yurttaki üretim adetleri nedir?İhracat durumu var mıdır?İç piyasaya satış yapacak mısınız?Dış piyasaya satış ne kadar yapacaksınız?Satış fiyatlarınız nedir?Rakipleriniz nedir?Hedef pazarlarınız hangileridir?Bunlardan sonra plan yapılır.Baktık ki satış imkanımız var, yatırım planı hazırlanır.Biz bu yatırım planına fizibilite diyoruz.Fizibilite bir yatırıma başlamadan önce o yatırımın bütün verilerini ortaya koyan, verimliliği bize anlatan bir çalışmanın ürünüdür. Fizibilitede hayali olarak artık bir işletmeyi çalışır hale getiririz. Giderleriyle gelirleriyle,hammaddeleriyle, personeliyle ve karıyla yani bütün düşündü-
ğünüzü kara dökersiniz.Hatta karlılığına kadar fizibilite etüdünde gidebilirsiniz.Tabi bu fizibilitenin içine üretim, yatırım, finansman, satış,personel girer.İşletme işte bu daireyi tamamlamak zorundadır.Eğer bu fizibilite etüdü olumlu sonuç verirse yatırımı uygun bir yerde, uygun bir biçimde başlatırsınız.Ancak rekabet koşullarına uyabilmesi için rantabl bir
şekilde işletme kurulmalıdır.pazara yönelik geliş yerel olmamalıdır.İşletmenin yeri, hammadde kaynaklarının yeri, yatırım yerinin tespitinde çok çok önemlidir.En önemlilerinden birisi
de yatırım finansmanıdır.Türkiye’de en büyük hatanın benim tecrübelerime göre yatırım finansmanında yapıldığını görmekteyim.
           Neden yatırım finansmanı?Sektöre ve bölgelere göre değişen Hazine ve Ticaret Müsteşarlığı’nın belirlediği bazı oranlar vardır.Öz kaynak ve borç %60-%40 olabileceği gibi
%50-%50 olabilir.Devletin teşvik vermediği durumlarda işletmelerin kısa vadeli borçlarla ya-
tırım yapıldığı görülmektedir.Yatırım %50 borç %50 öz kaynakla yapılıyorsa alınacak olan borcun uzun vadeli olması lazım.Uzun vadeli borç nedir?Finansman kitaplarında 5-15 yıl arası, bazı kitaplarda 5-8 yıl arası olarak belirtilir.Ama bana sorarsanız 5 yıldan kesinlikle az olmamalıdır.Hatta ilk birkaç yılı faiz ödemesiz, ana para ödemesiz olmalıdır.Özellikle tekstilde son yıllarda yaşanan krizin kısa vadeli borçlarla yapılan yatırımların geri dönmemesi,yatırım sonuçlarının planlandığı gibi geri dönmemesi işletmeleri sıkışık hale getirmiştir.Borç almanın üç tane yükümlülüğü vardır:Aldığınız parayı zamanında ödeyeceksiniz,ihracat yapıyorsanız zamanı geldiğinde ihracat taahhüdünü yerine getireceksiniz.Bunları yapmazsanız birçok ceza alırsınız ve işletmeyi kötü duruma düşürürsünüz.Faizi kat kat fazlasıyla ödersiniz.Anaparayı ödeyemezseniz bankadan haciz gelir.İhracat kredisi vermezler.İşletmeyi sıkıntıya sokar.Bu paraları ,yeni borçları kapamak için piyasaya maliyetin altında malı satmak zorunda kaldık.Sonuçta işletmelerin karlılığı azaldı.
          Yatırımın bir fizibilite etüdü ile yapıldığını söyledim.Yatırımın orta ve uzun vadeli borçlarla yapılmasının gerekliliğini söyledim.Bir satış planının yapılması gerekliliğini , bir pazarın bulunması gerektiğini söyledim.İmar planına ve yasalara uygun bir şekilde yapıldık-
tan sonra artık işin en önemli kısmı olan organizasyona geliyor.Yani kurulmuş olan işletmeyi nasıl organize ederiz?Yani insan unsuru ön plana çıkıyor.Bir işletmeyi saygın, güvenilir,aklı başında yapan; bir işletmeyi tam aksine kötü duruma düşüren insandır;bir başka ifade ile o işletmede çalışan insanların kişiliklerinin işletmeye yansımasıdır.Yani o kişiler nasıl insanlarsa işletmeler de öyledir.Asıl olan alınacak insanların özelliklerinin önceden iyi şekilde belirlenip planlanmasıdır.Yani personel alımında uygulanacak politikaların planlamasının çok iyi yapılması ve kriterlerin çok iyi tespit edilmesi lazımdır.Türkiye’de adama iş bulma var.Adama iş bulunmaz, işe adam olur.Bunlar çok farklı şeyler.Nedir bu?Yapılacak işin nitelilerine uygun kalitede niteliklere sahip bir elemanın bulunmasıdır.İşte size bir personel alım planı.Zaten aksini yaparsanız en değerli varlık olan insanı harcamış olursunuz, işletmeyi başarısız kılarsınız.İşin niteliklerine uygun insan almazsanız o kişi başarılı olamaz.İşletmenin hiçbir hatır gönül gözetmeksizin işe uygun elemanı alması lazım.Benim şu ana kadar yaptığım başarılı çalışmalarda canlı ile cansız,yani hammadde ile insan, makine ile insan arsındaki ilişkiyi çok güzel bir şekilde kurdum. Ama ne yazık ki çalıştığım yıllar boyunca canlı ile canlı arasındaki iletişimi bir türlü sağlayamadım.Yani çalışanlar arasındaki koordinasyonu. Bunun nedeni de insanın çetrefilli, çok karmaşık bir yapıya sahip oluşudur. Bu da yaptığım planların iyi bir şekilde gerçekleştirilmesini olumsuz yönde etkiledi.Ne kadar iyi bir insan olursanız olun, bilgi olsun, kültür olsun, isterseniz ağzınızla kuş tutun bunların hiçbir yararı yoktur.Başkasını idare edemez.İnsanları iyi tanıyacaksınız, onları iyi bir verim alacak şekilde yönlendireceksiniz.
            Bir üretime soyunmak için 3 faktörün olması lazım.1)Sermaye 2)Hammadde 3)İş gücü
            Ben bir müteşebbis olarak bir işe iş gücünü kabul ederek soyunacağım.Mesai arkadaşlarım (çalışanlar)olmadan ben hiçbir iş yapamam.
 Şimdi gelelim üretime.Üretimi oluşturan üç önemli faktör vardır:
 1)KALİTE:Kalite konusuna hiç girmeyelim çünkü uçsuz bucaksız bir konu.
 2)ZAMAN:Bir malı sadece üretmek değil,ayrıca uygun zamanda üretmek önemlidir
ki buna temin diyoruz.
 3)FİYAT:Fiyat uygun olmalıdır.
             Yani bir üretime başlamadan önce bir üretim planının yapılması lazımdır.Satış planının yapılmış olması lazımdır.Artık dünyada rekabete açık olmayan bir sanayi yoktur.Hepsi rekabete açıktır.Önemli olan bir malı hem ucuza hem kaliteli hem de uygun zamanda üretmektir.En kısa zamanda tüketiciye ulaştırabilmektir.
             Satın alma politikalarının çok iyi olması lazım.Uygun zamanda uygun kalitede, en
iyi kaynaktan en verimli satın almanın yapılması gerekir.İşletmenin maliyeti neredeyse,siz de orada olacaksınız.
             Satın almanın vadeleri de önemlidir.satın almanın en önemli kriterlerinden birisi de;
zamanında; ne erken ne de geç olmasıdır. Eğer erken alırsanız işletmeyi stok maliyetine sokarsınız.Geç alırsanız üretimi geciktirirsiniz dolayısıyla teslimatı.Bunlar bir işletme için önemli olan noktalardır.
Soru:Planlama yaparken çeşitli faktörleri göz önüne almak gerekir.Bu konudaki görüşleriniz nelerdir?
Cevap:Bir yatırımcı için en önemli faktörlerden birisi ileriyi görebilmesidir. Önünü görebilmek de ülkede uygulanan iktisadi,ekonomik politikaların istikrarlı olmasıdır.Eğer politikalar istikrarsız ise,siyasetçiler güven vermiyorsa ,yatırımcının yatırım yapma isteği
kaçar.Yanlış politikalara gitmemek lazım.Şimdi ben size mesela tekstil sektöründeki bazı olumsuzluklardan bahsedeceğim.Türkiye’deki tekstil krizini etkileyen üç önemli faktör vardır.
Birincisi ülke içerisinde uygulanan politikalardan kaynaklanan sorunlar;ikincisi dış dünyadan  sorunlar ve üçüncüsü de işletme içi sorunlardır.İçten, Türkiye içinden kaynaklanan problemler nelerdir?Ne yazık ki Türkiye son yıllara kadar siyasi bir istikrara kavuşamadı.Yani
Siyasi istikrar  yoksa ekonomik istikrar da yoktur.10 yılda 10 tane hükümet değişmiş,her hükümetin değişik politikaları var.Her yeni gelen hükümetle bir hızlanma,sonra hükümet gidince bir duraksama oldu.Ülke dur kalkla çok zaman kaybetti.Bunlar içten kaynaklanan sorunlar.Dış dünyadan kaynaklanan sorunlar.Uzakdoğu krizi,Asya krizi.İşletme içinden kaynaklanan sorunlar:Bir zamanlar talep çok fazlaydı.Bunun sonucunda çok yatırım oldu.Çok
büyük kapasite yatırımları yapıldı.Ancak zamanla talepte bir azalma yaşandı.Talep azalmaya başlayınca kapasite kullanma oranları azalmaya başladı yani verimlilik düştü.Talep azalmaya başladı fiyatlar düştü,bu defa o günkü fiyatlarla satmaya başladık.Oysa bir malın ekonomik değeri vardır.Ekonomik değerin altında satılan mal,o işletmeye çok büyük zararlar getirir.
Siz ister dev olun,ister şirket,ister de aile eğer giderleriniz gelirlerinizden fazla ise o şirketi ayakta tutamazsınız.Şimdi bu sektörde maliyetin altında mal satma alışkanlık haline geldi.Bu nedenle birçok firma ayakta durabilmek için işçi çıkardı,birçoğu kapandı,birçok fabrika iflas etti,birçoğu üretimini yavaşlattı.
        Yeni yılla beraber sektör toparlanmaya başladı.İsterseniz 2000 yılının politikasından bahsedelim.Yeni bir hükümet kuruldu.enflasyonu aşağı çekmek için bir dizi önlem aldı.Her
ayın dövize kurunu 2000’in martına kadar belirledi.Ben şahsım için konuşuyorum. Hükümetin bu politikalarını destekliyorum.Halkın enflasyondan çektiği acıları ortadan kaldırmak için bu hükümet politikalarını destekliyorum.Bu politikaları uygularken bazı hassas
noktalara dikkat etmek lazım.Kurları tek tek kayıt etmek Merkez Bankası’nın görevidir.Bir ta
rafta serbest piyasa ekonomisi var ,diğer taraftan da devletin müdahalesi.
  Soru:Peki nasıl bir strateji izleyeceksiniz?
Cevap:Maliyeti tutturamıyoruz.Çünkü bazı sorunlarımız var.Maliyeti göz ardı etmemek lazım. Döviz kuru kısmını da göz önüne almak lazım.Aralarında bir değer olmalıdır.Bu 2000 yılında bizim yaşadığımız sorunlardan birisidir.
          Arkadaşlarımız hükümetle bu konuda görüştü.Nasıl sonuçlanacak hepimiz merakla bekliyoruz.Burada A veya B şirketi gözetmeksizin önemli olan nokta müşterinin kaybedilmemesidir.Çünkü Pazar kolay kazanılmıyor. Çocuklar.pazarlar çok zor kazanılır.Bir kere fiyat tutmaması nedeniyle o pazarları kaybedecek olursak,o pazarlara başkaları girer.Uzakdoğu-Orta-Yakındoğu,Çin,Hindistan,ABD ve Avrupa ülkeleri Türkiye ile iyi mücadele ediyorlar.İş gücü çok ve ucuz ,ekonomileri iyi ve devlet sübvansiyonları mevcut.Ben buna suni teneffüs diyorum.Sübvansiyona sebep o ülkenin verdiği sübvansiyon dahilinde maliyetinin düşmüş olmasıdır.Bu bir zamanlar Türkiye’de de uygulandı.Dikkat edilecek bir çok konu var.Bence bu siyasetçilerin görevi.Siz işletmeyi iyi idare etseniz de dıştan gelen faktörler olumsuz olduğu taktirde o işletmeyi iyi bir şekilde yönetmeniz çok zordur.Hem sektörün dışındaki problemler hem de içindeki problemler .Maalesef söylüyorum ki kendi meslektaşlarımdan gelen problemler.
Soru: Planlamanın sorunları nelerdir?
Cevap:Şimdi bakınız,plan bir hedeftir,bir amaçtır.En kötü plan plansızlıktan iyidir.Her plan doğru demek değildir. Planı elbette insanlar yapar,hata da yapabilirler.Yalnız dikkat edilmesi gereken çok önemli bir husus var;planı yaptıktan sonra o planı adım adım izlemek ve kontrol etmek lazım.
           Bir plan yapıldıktan sonra kontrol edildiği taktirde hataları görüp o planın doğru işlemesini sağlayabiliriz.Ancak en büyük hata planı yaptıktan sonra kontrol etmemek olur.Yanlış plan yapmışsanız sizi yanlış sonuçlara götürebilir.
          İşletmeyi riske etmeyecek planlara ihtiyacımız vardır.Bir kere son zamanlarda maliye-
tin altında mal satılmamasına uğraştık.Müşteri portföyümüzü gözden geçirdik.Yani seçici
müşteri uygulamaya başladık. Daha güçlü olabilmek için sermayemizi arttırdık.Çeşitli tasarruf
politikaları uyguladık.Elektriğinden ,suyundan işletmenin tüm giderlerini mümkün olduğunca düşük tutmaya çalıştık.Ekonomi bir konjonktürdür.Dünya’da ekonomi hiçbir zaman aynı seviyelerde gitmez.Konjonktür tavana vurur , düşmeye başlar, daha sonra yeniden toparlanır.Bu devrede toparlanmayı başaranlar tekrar yükselir,diğerleri ise yok olur.
          İşletmeler özel sektörün,şahısların olduğu gibi ayrıca ülkenin de malıdır.İşletmeler bana göre bir kamu malıdır.Bu sebeple işletmeleri ayakta tutabilmek için devlet elinden geleni yap-
malıdır.
         Yatırım yapmayan , teknolojisini geliştirmeyen işletmeler ayakta duramazlar.
Soru:Önerileriniz nelerdir?
Cevap:Yatırımdan,teknolojiden,üretimden,pazarlamadan,satın almadan,personelden ,satıştan tutun hepsinde planlama yapmak lazımdır.
          Satın almadan satışa kadar işletmede birçok kademe vardır.Bütün bu birimlerin ilgili birimlerce en iyi şekilde planlanlanması lazımdır.İyi bir organizasyon şeması çizilmelidir.Organizasyon şeması olmayan bir işletmede içeride birçok olumsuzluklar oluşur.
Organizasyon şeması, yetki ve sorumlulukları belirler.İşletmelerde yetki ve sorumlulukların şekillenmesi ve görev tanımlanmasının yapılması ve insanların bu görev tanımlanması dahilinde çalışması gerekir.
Soru:Zor dönemlerde ürün çeşitliliğine gittiniz mi?
Cevap  -Evet gittik.Sonuçta geliyoruz maliyete.Fiyatın uygun olması ;yani maliyetin tutturulması lazım.Üretimin arttırılması bizim maliyeti azaltacağından, ürün çeşitliliğinin arttırılması maliyeti düşürücü bir etken olarak düşünülebilir-eğer pazarınız uygunsa.
            Maliyetin işletmelerde en iyi şekilde hesaplanması lazımdır.Maliyeti tutturamazsak çok büyük hata yapmış oluruz. Bir de işletmedeki sonuçların kısa vadede kontrol edilmesi lazımdır. İşletmeler çok uzun vadede maliyetlerini kontrol ediyor ama iş işten geçmiş oluyor.Siz kar ettiğinizi sanırsınız ama sene  sonunda bir bakarsınız ki zarar etmişsiniz. Maliyetin sıkı bir şekilde denetimi ve kontrolü ayrı bir çaba gerektirir.
   Soru:O zaman işletmelerde kısa vadeli plan daha avantajlıdır?
  Cevap:Gayet tabi. İnanın planın yapılması kadar uygulanması çok çok önem arz eder.Takibi izlenmesi gerekir.Yapılmış ama uygulanmamış bir plan , plan olmaktan çıkar.
               Hükümet politikalarının çok iyi olması lazım.Yarınları iyi görebilmek gerek.Ama şu anda  sektör olarak çok belirsizliler içinde değiliz.
   Soru:Borsa’ya girme planlarınız var mı?
   Cevap:Hayır bana göre borsa sanayicinin işi olmamalı.Gerçek üretime bence yönelmiş olmalı. Borsanın bir çok faydaları var ama Türkiye’deki borsanın istikrarlı olduğunu düşünmüyorum. Benim tarzım değil.


Güçbirliği Holding A.Ş’ye çekilen faks, üretim müdürü Sayın Çetin YÜZBAŞIOĞLU tarafından aşağıdaki şekilde cevaplandırılmıştır:
    
    Soru:Türkiye’ deki tekstil işletmeleri planlama yapıyor mu?Yapıyorsa ne derece başarılı olunuyor?
   Cevap:Türkiye’deki bütün büyük kurumsallaşmış tekstil işletmeleri planlama yapar.Başarı derecesi verilerin doğruluğuna göre değişir.
    Soru:Tekstil sektöründe planlamayı etkileyen faktörler nelerdir?
    Cevap:Dünya ticaretindeki büyük dalgalanmalar, modanın etkisiyle kullanılan hammadde ve kumaş türlerindeki değişmeler.
    Soru:Tekstil sektöründe planlama yapılırken ne tür zorluklarla karşılaşılıyor?
    Cevap:Pazarla ilgili tam gerçekçi donelerin sağlanamaması.
    Soru:Tekstilde planlamanın getirdiği yararlar nelerdir?
    Cevap:İşletme ne zaman, ne tip, ne kazanacak? Yani işletmenin önünü görmesi için planlama mutlaka gereklidir. Hangi tarihte hangi hammadde, hangi yardımcı maddeler gerekir. Bunların önceden bilinmesinde büyük yararlar vardır.
    Soru:Tekstil işletmelerinde uzun süreli planlamalar mı yoksa kısa süreli planlamalar mı daha yararlıdır?
    Cevap:Uzun süreli mesela 5 yıllık bir plan yapılabilir. Bu planlar her yıl revize edilmelidir.
    Soru:Yapılan planlara ne derecede uyulur?Planlar bir süre sonra özelliğini yitiriyor mu?
    Cevap:Pazar şartlarında büyük değişiklikler olduğu zaman mutlaka planların değiştirilmesi gerekir.Planda siz 30 penye-triko üreteceğim diye öngördüyseniz, ancak müşteri 40penye-dokuma istiyorsa sizin 30 penye-triko yapmanız çok anlamsızdır.
    Soru:1995 yılında başlayan krizde planlama eksikliği önemli rol oynadı diyebilir miyiz?
    Cevap:1995 yılında başlayan krizde DPT verdiği iplik fabrikası teşviklerinin çok büyük kapasitelerde gerçekleşmesinin yanında daralan dünya ticaret hacminde beraber etkili olmuştur.
    Soru:Planlamanın bir tekstil işletmesine maliyeti çok yüksek midir?
    Cevap:Planlama servisinin masrafı işletmede göze batmaz.
    Soru:Türkiye’de iyi planlama yapan birkaç tekstil işletmesinden bahseder misiniz?
   Cevap:Piyasada başarılı olan bütün tekstil firmalarının planlama servisleri vardır.Küçük ölçekli işletmelerde de kaydi olarak planlama servisi olmasa da işletmede mutlaka birileri bu
işi yapar.

          İşletme yönetiminde yapılan planlama hataları şirketlerin geleceğine çok  büyük etkide bulunurlar.Bunun en güzel örneği dünyanın en büyük spor giyim üreticilerinden biri olan Adidas firmasının 1970’lerde zirvedeyken 1980’lerde yaşamaya başladığı hızlı düşüşü örnek olarak verebiliriz.
 Planlama işlemi gelecekle ilgili görüşler içeren varsayımlar gerektirir. Planlar yönetime doğru şekilde takip edilecek yolu gösterir ve koşullar değiştikçe değişirler. Planlamacılar bu değişiklikleri görmeli ve değişen koşullara göre planları değiştirmelidir.1970'’i yılların başında atletik ayakkabı endüstrisi bir tek firma yani Adidas’ın kontrolü altındaydı. Fakat 1980’lerde , 1970’lerde varolmayan ve daha sonra ortaya çıkan ve başını %50 oranla Nike’ın çektiği 4 firma ABD’de pazarın %75’ini ele geçirdi. Adidas’ı bu felakete ne sürüklemişti?
Adidas’ın en azından üç plan varsayımı hatalıydı:
        1)Adidas ülkede Jogging ve Fitness’ın ortaya çıkaracağı büyük popülariteyi planlamakta
başarısızlığa uğradı.
         2)Atletik ayakkabılarda teknolojik buluşların ortaya çıkardığı yüksek esneklik, daha az ağırlık ve yüksek konfor gibi özellikler önceden planlanmadı.
         3)Yeni açılan firmaların kısa periyotta herhangi bir tehdit yaratmayacağı düşünüldü.
Çünkü bu firmaların yüksek miktarda ayakkabı üretecek fiziksel alt yapıları yoktu.Ancak Nike ayakkabı üretimi için Uzak Doğu’daki firmalarla bağlantıya geçmesi şok etkisi yarattı.
          Nike’ın bu yeni üstünlüğü kısa süreliydi. Çünkü Nike aerobik çılgınlığını önceden planlayamadı ve Reebok’ın 1980’lerde yükselmesine izin verdi.1989’de Nike 1.9milyar dolarlık payıyla eski Pazar payını yeniden yakaladı. Bu çıkışı her spor dalındaki ayakkabı giyimine önem vererek sağladı.

            Güney Sanayi Başer Holding bünyesinde tekstil sektörüne hizmet eden bir kuruluştur.
Avrupa'nın en büyük 10. kumaş üreticisi olup, lycra kumaş üretiminde Avrupa'nın en büyük 3.
üreticisidir.Aşağıda bu firmanın 2000'li yıllara ait hedefleri ve bunların gerçekleştirilmesi için   yapılmış ve yapılacak planları bir tekstil işletmesinde yapılan planlar kapsamında örnek olarak gösterilecektir.
AMAÇ:Çalışanların gücünü teknolojiyle birleştirerek rakipsizliği erişilmez kılmak ve dünya
lideri olmak.
Bu hedefe ulaşabilmek için şirket alt hedefler belirlemiş ve bu kapsamda birçok faaliyette bulunmuştur.
▪1997 Dupont lisans anlaşması imzalayan şirket,buna dayanarak lycra'lı tiplerde Dupont etiketi kullanım iznini elde etmiş durumdadır.Böylelikle de Dupont standartlarında lycra kullanıldığı garantisi verilmiş olmaktadır.
▪IWS(International Wool Society-Uluslarası Yün Birliği) ile yapılan lisans sözleşmesi ile
WOOLMARK markası ile yünlü kumaşlar üretmektedir.
▪Koşulsuz müşteri memnuniyeti ile toplam kalite felsefesini aldığı ISO 9001 belgesi ile,
çevreye verdiği önemi de Türkiye ve dünyada en geniş kapsamlı ÖKOTEX  belgesine sahip olarak kanıtlamıştır.
▪İnsan kaynakları ve Ar-Ge'ye büyük önem verilmiştir.Şirkette toplam kalite anlayışı temelleri
üzerine kurulu üretim politikasını desteklemek amacıyla modern teçhizatlarla donatılmış Ar-Ge laboratuarı oluşturulmuştur.
▪Yapılan çalışmaların desteklenmesi amacıyla üst yönetimden tüm çalışanları bir eğitim
seferliği başlatılmıştır.Periyodik olarak ve çağdaş anlamda düzenlenen bu eğitim programlarına tüm çalışanların katılması sağlanmıştır.1998 yılında kişi başı ortalama 19 saat eğitim
verilirken 1999 yılında kişi başı eğitim 21 saate ulaşmıştır.
▪İplik,dokuma ve boya-terbiye makinelerinde kapasiteyi arttırmak,çağdaş teknolojiyi yakalamak amacıyla 50milyon$ tutarında modernizasyon yatırımı gerçekleştirilmiştir.
▪IBM ile yaptığı çözüm ortaklığı anlaşmasıyla satın alma,üretim,stok,satış ve mali işler birimlerinde entegre bilgi teknolojisi yatırımını gerçekleştirerek,toplam kalite standartlarını
yükseltmekte ve müşteri memnuniyetini arttırmaktadır.
            Şirket gerçekleştirdiği bu faaliyetlerle 2000'li yılların  hedefine ulaşabilmek için bü-
yük  mesafeler kat etmiştir.
                                                      SONUÇ
Dönem boyunca “İşletme Yönetiminde Planlama Sorunu ve Önemi” konusunda yaptuğımız çalışmalar sonucu şu sonuçlara vardık:
Türkiye büyük bir tekstil kapasitesine ve uluslararası rekabet gücüne sahiptir.İhracatının %38’ini tekstil-konfeksiyon sektörü gerçekleştirmektedir.Avrupa’nın 5. en büyük tekstil üreticisidir.

            Ancak Türk tekstil sektörü son yıllarda bir çok problemi beraberinde getirecek şekilde büyümüş ve halen de büyümesine devam etmektedir. Dünyanın ilkleri arasına girecek şekilde üretimini kalite ve katma değeri yüksek ürünler düzeyinde sürdüren sektör , 1990'lardan sonra  girdiği plansız ve bütçesiz yatırımlarının sıkıntısını son iki senedir yaşamaktadır.Herkes bu sektörde yatırıma girişti. Fakat önlerini görecek şekilde yatırım planı çizmediler.Dolayısıyla  sektör , global şartlar karşısında oldukça zorlandı Dünya standartlarında ürünler imal edenler, kaynak sıkıntısını yaşayanlar,kaliteye inanan firmaların hiç biri sektördeki olağan problemleri ciddi bir şekilde yaşamazken , plansız bir şekilde yatırım yapan küçük şirketler ise birer birer yaprak dökümü yaşadılar.Bu durum sektörün tümünü etkiledi.

            Tekstil sektörünün bütününü etkileyen bu krizin en önemli nedenlerinden birisi de
işletme yönetiminde yapılan hatalı veya eksik planlamalardır.Yapılan planlama hatalarının sebepleri iki aşamada incelenebilir:
A) Makro açıdan kaynaklanan hatalar
B) Mikro açıdan kaynaklanan hatalar
A)    Makro açıdan kaynaklanan hatalar:
►Siyasi istikrarsızlık:En önemli etkenlerden birisi siyasi istikrarsızlıktır.Türkiye'de hükümetler sürekli değişmekte ve bunun sonucunda ülkede bir belirsizlik ortamı oluşmaktadır.Türkiye'de   partiler arasında tam bir fikir birliği uzun yıllar boyunca sağlanamamıştır.Bütün siyasi partiler kendi çıkarlarını ön plana çıkardıklarından ülke çıkarları geri planda kalmıştır.Seçimler sonucu hiçbir parti tek başına iktidara gelecek yeterli oy çoğunluğuna ulaşamadığı için koalisyon hükümetleri kaçınılmaz olmuştur.Koalisyon hükümetlerini oluşturan siyasi partiler sorunlar üzerin-
de ortak bir noktaya varamadıkları için bu hükümetler uzun süreli olmamışlar ve bunun sonucunda siyasi istikrarsızlıklar doğmuştur.
            İstikrarsızlığın başka bir nedeni de devlet yöneticilerinin gerekli bilgi,görüş ve öngörümlemeye  sahip olamamalarıdır.  
►Ekonomik istikrarsızlık:Siyasi istikrarsızlıklar ekonomik alanda da istikrarsızlıklara neden olur.Türkiye'de ekonomik alandaki sorunlarla tam olarak ilgilenilememiş ve çözüme ulaştırılamamıştır.Bundan dolayı sürekli yükselmekte olan enflasyon frenlenememiş,döviz kurları bir türlü
kontrol altında tutulamamış,ekonomik veriler devamlı değişiklikler göstermiş ve faiz hadlerinde
dalgalanmalar görülmüştür.Tüm bu etkenler öngörümlemeyi zorlaştırmaktadır.Bu da yerli ve yabancı girişimcilerin planlama yapamamalarına ve böylece yapacakları yatırımlarda geri adım atmalarına neden olmaktadır.  
►Yasal yetersizlikler:Devletin hukuksal alanda yeterli çalışmayı gösterememesi nedeniyle sektör için çok büyük önem taşıyan ithalat-ihracat kanunları tam olarak oturtulamamıştır.Bu da işlet-melerin yapmış oldukları planları olumsuz yönde etkilemektedir.Örneğin DİR(dahilde işleme rejimi) işlemi hakkında yeterli kontrollerin yapılamaması yerli iplik ve dokuma üreticilerini çok büyük sıkıntılar içerisine sokmuştur.Avrupa Birliği ülkelerinde DİR kapsamındaki ithalat oranları %10 civarında oluşurken,Türkiye'de bu oranın %70'lerde olması -özellikle altyapısı tamamlanmış,modern teknolojiye sahip ve kapasite fazlası olan tekstil sektöründe- yerli sanayiye,ülke istihdamına ve ülkenin ekonomik çıkarlarına çok büyük zararlar vermektedir.Ayrıca Türkiye'de tüm yurt sathına yayılmış 280 gümrük kapısı vardır.Bu rakamın AB'nin gümrük yapısı incelendiğinde çok fazla olduğu görülmektedir.             
►Gümrük Birliği ve Yanlış Teşvikler:Diğer bir sorun devletin yapmış olduğu  yanlış yatırım teşvikleriyle sektörü yanlış yönlendirmesidir.Örneğin , sektörün katma değeri yüksek olan konfeksiyon ürünlerinden ziyade katma değeri daha düşük olan iplik sektörüne yönelmesi gibi.1970’lerde yapılan yatırımlarla Türkiye bir iplik ülkesi  iken 1980’lerden 90’ları başına kadar katma değeri yüksek olan dokuma ve konfeksiyon ürünlerine yönelmiştir.Ancak 90’lardan sonra gerek hükümetin gerekse işletme yöneticilerinin yeterli vizyona sahip olmamaları düşünce olarak dünyaya açılamamalarından dolayı yanlış teşvikler verilmiş , hatalı yatırımlar yapılmıştır. Türkiye tekrar olmaması gerektiği halde bir iplik ülkesi haline getirilmiştir.Bunun yanında Türkiye’de Terbiye-İplik-Dokuma-Konfeksiyon sektörleri arasında bir uyum ve güven sorunu vardır.Bu birimler arasında uzlaşmayı sağlamakla yükümlü olan devlet danışmanlık görevini tam olarak yerine getirmemektedir.Bu da sektörün planlarını negatif yönde etkilemektedir.
              Ayrıca Türkiye'nin 1 Ocak 1996 Gümrük Birliği'ne girişinden sonra çok büyük beklentiler oluşmuş,Talebin artacağı düşünülmüş ve buna bağlı olarak da çok büyük yatırımlar yapılmış ve kapasite oranları arttırılmıştır.Halbuki GB öncesinde yürürlükte olan gönüllü kotalar Türkiye'nin ihracatına fiiliyatta önemli bir kısıtlama getirmediğinden; kaldırılması da ilave bir ihracat kapısı açmadığından,arz ve talebin katı gerçekliği kendini kısa sürede gösterdi.Bunun üzerine ihracatçılar Avrupa kapılarında mal satmak için rekabet etmeyi seçti.Bu  olay eski  yerleşik ihracatçıları ve yaptıkları planları zora soktu.Devlet de bu olumsuz gelişmelere ön ayak
olmuş ve yanlış teşviklerle sektörü güç durumda bırakmıştır.Bunun en iyi kanıtı yatırım teşvik   belgesi sayısının 1996'da 1123,1997'de 1214 iken bu sayının 1998 Ocak-Ağustos döneminde
604'e düşmesidir.
►Global kriz:Uzakdoğu'dan başlayıp,daha sonra Rusya ve de Amerika kıtasını etkisine alan global kriz Türk şirketlerince ilk etapta fazla önemsenmemiştir.Çünkü bu krizin ilk etapta küçük çapta bir kriz olduğu düşünülmüş ve Türkiye'yi pek etkilemeyeceği sanılarak gerekli önlemler alınmamıştır.Oysaki bütün dünyayı etkileyen bu kriz tüm Türkiye'yi etkisi altına almış ve işletmelerin yaptığı planları alt üst etmiştir.Dünyada ortaya çıkan global krizin Türkiye'yi etkilemeyeceğini düşünmek ise işletmelerin yaptığı diğer bir öngörümleme hatasıdır.
►Küreselleşme:İşletmeler geleceği iyi görümleyemediklerinden dolayı hatalı planlar yapmış-
lar gittikçe bir bütün hale gelen dünyada ,yani küreselleşen dünyada,ağır rekabet koşullarında
oldukça sıkıntılı günler yaşamışlardır ve yaşamaktadırlar.İşletmeler sadece kendi ekonomik yapılarıyla ilgilenmişler,kendilerinin dünya ekonomisinin içerisinde yer aldığını anlayama-
mışlardır.
B)Mikro açıdan yapılan hatalar.
►Planların sık sık revize edilmesi:Planlamanın işletme içerisindeki en önemli görevi , işletme faaliyetlerini gerçekleştirmek için işletme birimlerinin uyumlu hale getirilmesini sağlamaktır;yani optimizasyonu sağlamaktır.Türkiye’de belirsizlik faktörlerinin çok fazla olması nedeniyle yapılan planların sık sık revize edilmesi gerekmektedir.Bu da planların amacından sapmasına yol açmaktadır.Ayrıca yapılan bu düzeltmelerin alt kademelere zamanında iletimi gerçekleştirilemediğinden yapılan planlarda bölümler arası kopukluk gerçekleşmektedir.
►İşletmenin kendini geliştirmesi:Türkiye'deki işletmelerin çoğunluğu modernizasyon ve personel eğitimine önem vermemektedir.İşletmeler teknolojiyi takip etmek yerine aşırı kapasite arttırımına gitmektedirler.Personel eğitimine tam olarak destek vermediklerinden bir işletmeninen önemli parçası olan insan kaynaklarından tam olarak yararlanmamaktadırlar.Bu da işletmenin geleceğinin yanlış yönlendirilmesine yol açacaktır.
           Ayrıca işletmenin geleceğinde büyük bir rol oynayan Ar-Ge çalışmalarına yeterli önem
verilmemesi başka bir planlama hatasıdır.
►Planlamanın anlamanın tam olarak bilinmemesi:Türkiye'deki işletmeler daha çok gününü kurtarmaya yönelmişlerdir.Bu nedenle büyük işletmeler dışında uzun vadeli plan yapan işletmeler az olmuştur.Ayrıca işletmeyi bir bütün olarak planlamak yerine üretim planlaması üzerine yoğunlaşmışlardır.
►Çevresel faktörler:Yatırım yapılırken çevresel faktörlerin dikkate alınması gerekmektedir.Çevre faktörü pek dikkate alınmadan planlar yapılmakta ve yanlış sonuçlar oluşmaktadır.Örneğin , çevre koruma örgütleri yaptıkları girişimler sonucunda işletmelerin planlarının aksamasına yol açmaktadır.Çevresel faktörlere diğer bir örnek pazar konusunda verilebilir.Geçtiğimiz yıllarda Lee-Wrangler firması Hindistan’da kot pantolon üretmek için yatırım yapmış ancak kot pantolonun Hindistan’da çok tutulmamasından dolayı büyük bir zarara uğramıştır.Çevresel faktörler içerisinde işgücü de çok önemlidir.Örneğin , Denizli’de üretim faaliyeti gösteren tekstil firmalarıyla yapılan görüşmelerde, kendilerinin teknolojiyi
çok yakından takip etmelerine rağmen bu makineleri kullanabilecek kalifiye elemanlarının bulunamamasından şikayetçidirler.Tüm çevresel faktörlerin göz önünde bulundurulması işletmenin açık bir sistem olmasını gerektirir.
ÖNERİLER
            Tekstil sektörünün içerisinde bulunduğu bu planlama sorununu aşmak için şu öneriler sunulabilir:
Türkiye’nin lokomotif sektörü olan  tekstilden sorumlu bir devlet bakanlığı kurulmalıdır.Çünkü bu sektör imalat ve sanayi içerisindeki istihdamın %33'ünü sağlayıp,toplam ihracatın %38'ini gerçekleştirmektedir .Bu bakanlığın başına da,sektör içerisinde lider kişiliğiyle öne çıkan,saygın bir sanayici getirilmelidir.Bakanlık tekstil sektörünü oluşturan birimler  arasında uyumu sağlamalı, belirsizlikleri ortadan kaldırmalı ve yol gösterici olmalıdır.Bu sayede yapılan planların etkinliği ve kullanılabilirliği artar.Oysa tekstilden sorumlu olan bakanlıklar aynı zamanda diğer sektörlerle de ilgilenmek zorunda olduklarından tekstil sektörüne yeterince yardımcı olamamaktadırlar.Sonuç olarak tekstil sektörü de örneğin bir turizm ve tarım sektörü gibi özel bir bakanlığa sahip olmalıdır.
Devlet tekstil alanında işletmelere doğru istatistiksel verileri sağlamalıdır.Çünkü planların hedeflere ulaşmasında önceki veriler yol göstericidir.Oysaki Türkiye'de yasal düzenlemelerin
yeterli olmaması ve gerekli kontrollerin tam olarak yapılamaması nedeniyle her türlü ekonomik veri yeterli bir şekilde tespit edilememektedir.Bu nedenle DİE(Devlet İstatistikEnstitüsü) daha özerk bir yapıya kavuşturulmalıdır.Bu sayede daha serbest çalışacak olan DİE daha sağlıklı veriler elde edebilecektir.Bu sayede yatırım planları olan işletmeler daha güvenli bir şekilde hareket edebileceklerdir.
DPT(Devlet Planlama Teşkilatı) girişimcileri iyi bir şekilde yönlendirmelidir.Hangi alanda
yatırım yapılmalı,hangi alanda yatırım yapılmamalı konusunda işletme planlarını bilinçli şekilde yönlendirilmelidir.Çünkü işletmeler tek başlarına geleceği öngörümleme gücüne sahip
değildirler. Bu yüzden DPT işletmelerin ileriye yönelik planlarında önemli bir role sahiptirler.DPT aynı zamanda yanlış yatırım teşviklerini de engellemelidir.Böylece devlet kaynakları harcanmayacak ve de işletmeler yanlış planlamalardan kaçacaklardır.
 Planları yapacak olan kişiler,  başkalarının cesaret edemediği riskleri alan , değişimin dinamizmini ve yönünü yakalayan , öngörümlemesi yüksek , gerektiğinde esnek olabilen , bir işletmenin diğerinden daha iyi performans göstermesini  sağlayan bireylerden oluşmalıdır. Böylece işletme değişimin yönünü önceden görüp kolay uyum sağlayacak ataklığa  ve esnekliğe sahip olacak ve bu da müşteri tatmininin arttırılmasını sağlayacaktır;dolayısıyla verimliliği arttıracaktır.
Daha etkili ve daha iyi bir plan yapılabilmesi için uluslararası alanda faaliyet gösteren danışmanlık şirketlerinden bilgi alışverişi sağlanmalıdır.Ayrıca ülkemizde de faaliyette bulunan uluslararası şirketlerin bilgi ve tecrübelerinden yararlanılmalıdır.Onların planlama konusundaki çalışmaları iyi bir şekilde değerlendirilmeli ve kendi bünyelerine en uygun bir
biçimde aktarılmalıdır.
İnsan kaynakları iyi değerlendirilmeli ve bunlara değişen dünya düzenine adapte olmayı sağlayacak eğitim sağlanmalıdır.Bu bağlamda işletme içerisinde çalışanlara eğitim seminerleri verilmelidir.Böylece bilinçli personel sayesinde planı yapanlar ve plana uyanlar arasında bir koordinasyon sağlanmış olacaktır.Sonuçta planın hedefe ulaşmasında büyük kolaylık sağlanacaktır.

comment 0 yorum:

Yorum Gönder

Delete this element to display blogger navbar

 
© IIBF | Design by Blog template in collaboration with Concert Tickets, and Menopause symptoms
Powered by Blogger